Tebliğ Özetleri


''Halkevleri Van Çocukevi Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi'' - Alaattin Timur
23 Ekim 2011... Saat 13:41... Kandilli Rasathanesi Richter ölçeğine göre 7.2 olarak açıkladı Van Depremi’nin şiddetini. Kadın, erkek, çocuk binlerce insan bir toz bulutunun içinde kayboldu, o gün ve o saatte... Ve sonrasında deprem kadar yıkıcı olan devlet gerçeğiyle bir kez daha yüzleşti Van halkı.
Böylesi bir ortamda hem depremzedelerle dayanışmak hem de Kürt ve Türk halkı arasında bir kardeşlik köprüsü kurabilmek için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyordu. Halkevleri Fotoğraf Atölyesi ve onlarca gönüllü fotoğrafçı da bu sorumlulukla soluğu Van’da aldılar. Çünkü çocukların yeniden gülmesi gerekiyordu… Yıkıntıların altından yeni bir yaşam ancak böyle kurulurdu.
Van’ın en yoksul bölgeleri olan İstasyon ve Seyrantepe Mahallelerinin bulunduğu bölgede kurulan  Halkevleri Van Çocuk Evi’nde 1 Mayıs’tan başlayarak Haziran ayının sonlarına kadar devam eden Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi’nde on beş fotoğrafçı, yüz çocukla iki aylık bir atölye gerçekleştirdi. Bu atölyede çocuklar çeşitli oyunlarla fotoğrafı tanıdılar ve binlerce fotoğraf çektiler. Kendi gözlerinden depremi ve bir halkın acısını anlattılar.
Atölye çalışmalarını gerçekleştiren eğitimciler ise Van’dan, belleklerine kazınan yüzlerce hatıra ve deneyimle ayrıldılar. Hem bu deneyimleri hem de her çalışmanın kendi içinde taşıdığı özgünlükleri ve karşılaşılan farklı koşulların şekillendirdiği yaklaşımları bu sempozyumda aktarmaya çalışacağız.

''Gezen Karanlık Oda'' - Bilal Babaoğlu 

1999'da meydana gelen Marmara Depremi’nin çocuklar üzerindeki travmatik etkilerinin giderilmesine katkı sağlamak amacıyla Dayanışma Gönüllüleri Derneği tarafından “ Fotoğrafçı Çocuklar Atölyeleri” hayata geçirildi. Bu atölyeler kalıcı-yerleşik atölyeler ve gezici atölye olarak tasarlandı ve uygulandı. Gezici Atölye, bir kamyonun kasasının karanlık oda olarak tasarlanmasıyla sağlandı. Böylece istediğin yere gidebilen karanlık oda çalışmasını mahalle aralarına kadar taşıyabilen bir gezici atölye ortaya çıkmış oldu. Deprem sonrası kent koşullarında bu atölye fotoğraf çalışmalarını depremzede çocuklara ulaşması konusunda çok işe yaradı. Deprem bölgesindeki çalışmalar sona erdikten sonra ise bu “Gezen Atölye”  yurdun çeşitli yerlerinde boy gösterdi, yüzlerce çocuğun “karanlık oda” ve dolaysıyla fotoğrafla tanışmasını sağladı.
Bu atölyenin  ismini çocuklar koydu “Fotoğraf Kamyonu”. Fotoğraf ve kamyon gibi bir araya gelmesi pek ihtimal olmayan iki şeyin bir araya gelmesinden güzel yeni bir “şey” ortaya çıkmış oldu. Fotoğraf kamyonu tasarımından itibaren “çocukların” eseridir. Kamyonun kasası Fotoğrafçı Çocuklar tarafından boyandı, renklendirildi ve kamyon yollara düştü.  Fotoğraf Kamyonu temel olarak iki işleve sahipti
1-     Fotoğrafçı Çocuklar atölyelerinden çıkan fotoğrafların sergilendiği gezici bir galeri.
2-     Kamyonun kasasında karanlık oda tekniklerini uygulandığı  gezici bir atölye.

Fotoğraf Kamyonu, Türkiye Fotoğraf tarihinde ilk kez uygulanan, fotoğrafı çocuklara ulaştırmayı başaran değerli ve incelenmeyi hak eden bir atölye uygulamasıdır. Ayrıca gezici galeri yoluyla deprem gerçeğini “Fotoğrafçı Çocukların”ın fotoğraflarıyla yurdun çeşitli yerlerine taşımayı başarmış bir paylaşım-iletişim modeli olarak da incelenmeye değerdir.
''Çocuk-Gençlik Fotoğraf Atölyeleri Pratikleri; İzlenimler, Birikenler'' - Cenk Ötkünc
Bu sunum 2009 yılında “Tarihiyle Yaşayan Semtimiz Kasımpaşa”, 2010’da  “Beyoğlu’nun Farklı Yüzleri”, 2011 yılında “Buluşmalar”, 2012’de “Emek” temalı lise öğrencileriyle okul, belediye ve İFSAK’ın katkılarıyla yapılan çalışmaların yanı sıra 2010 yılında İstanbul Gençlik ve Sanat Bienali’ndeki “Öğrenci Fotoğraf Atölyeleri” ile 2011 yılında Tütün Deposu’nda gerçekleştirilen “Tophane Çocukları Fotoğraf Atölyeleri” pratikleri üzerinden gerçekleştirilecektir. 
Yöntem Üzerine
Bütün bu çocuk-gençlik fotoğraf atölyelerinin tek tek analizlerine girmek uzun bir zaman alacağından bu süreçlerin doğurduğu deneyimler üzerinden bazı sonuçlar çıkarmak ve bunu tartışmaya açmak daha faydalı olacaktır. İşleyiş olarak önce bir soru sorulacak sonra kısa bir yanıt verilecek ardından açılması istenen bir tartışma başlığı önerilecektir.
''İzmit Bekirpaşa Eski Cephanelik Çadırkenti, İzmit ODTÜ Prefabrikleri, İzmit Şirintepe SLR Fotoğrafçı Çocuklar Atölyeleri'' - Gökhan Gezik

17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra gönüllü katılımla yer aldığımız İzmit Bekirpaşa Eski Cephanelik Çadırkentinde Çocuklara ve gençlere yönelik gerçekleştirilen Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi, İzmit Plajyolu ODTÜ prefabrik kenti Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi ve İzmit Şirintepe SLR atölyeleri bu sunumun konusunu oluşturmaktadır. 
1999 Marmara depreminden sonra iki fotoğrafçı arkadaş olarak fotoğraf makinelerimizi dahi götürmeden gittiğimiz İzmit Eski Cephanelik Çadırkenti’nde ilk birkaç günümüz yağmurların başlaması nedeniyle çadırlara su dolmaması için kazma kürek ile çadırların etrafında oluk açmayla geçti. Birkaç gün sonra gönüllülerin gerçekleştirdikleri deneyim ve fikir paylaşımı toplantılarında çocuklar ve gençlerle yapılabilecek çalışmalara örnek olarak fotoğraf çalışması önerisi ortaya atıldı. Bu fikir, kazma kürekle birkaç saat dahi çalışmaktan avuç içleri patlamış iki fotoğrafçı arkadaş için tabii ki heyecan vericiydi.
''Bir çalışmanın öyküsü ne anlatır.'' - Goncagül Gümüş
   
2003 itibariyle yerel aktörler, sivil toplum, yerel yönetim, kamu kurum kuruluşları birlikteliği ile İzmit, Zonguldak, Çanakkale, Batman, Mardin / Nusaybin, Erzurum, Konya, Samsun, Hatay, İzmir / Bergama illerinde yerel sosyal politika geliştirme, uygulama, araştırma çalışmaları yürütülmüştür. Söz konusu çalışmalarda toplum ve hak temelli çalışma ilkesi ekseninde çocuk, genç, kadın ve yerel aktörlere yönelik geliştirilen programlarda katılımcılık ilkesi esas alınmıştır. Yoksulluk, sosyal politika, mekânsal damgalama, sosyal dışlanma ve sosyal içerme ekseninde raporlama çalışmalarının da yürütüldüğü faaliyetlerde ortaya çıkan katılımcı metot her bir il çalışmasında farklı uygulamaların açığa çıkmasını sağlamıştır.  “İlkeler ekseninde bir çalışmayı düşünmek” başlıklı tebliğ tecrübeden açığa çıkan ilkeleri paylaşmak üzere hazırlanmıştır.

''Duvardaki Başka Bir Tuğla
Bekirpaşa’dan Roboski’ye Fotoğrafçı Çocuklar Atölyeleri üzerine bir değerlendirme'' - Mehmet Kaçmaz
 


1999 yılı’nda Bekirpaşa Çadırkenti’nde yürütülen ilk atölye çalışmasının yöntemi, felsefesi, nasılı ve niçini esas alınarak “Çocuklarla Fotoğraf” kitabında kağıda dökülen, bundan önceki sempozyum ve toplantılarda tebliğler ve sözler olarak dile getirilen ilkeler; bildiğimiz anlamı ile “eğitim” kavramının tersyüz edilmiş halleriydi bir bakıma.

Madem tersyüz etmekten başladık, o halde “ne yapmamalı” sorusunu aklımızda tutarak buradan biraz yol alalım...

Türkiye’de milli eğitim bakanlığı'nın beyni sayılan, müfredatı hazırlayan, okullarda okutulacak ya da tavsiye edilecek yazılı, görsel ve sesli materyalleri inceleyen, kitap inceleme komisyonlarının bağlı olduğu kurumun adı şöyle; Talim ve Terbiye Kurulu.
Bu kurumun sadece ismi bile tersten bakarsak “ne yapmamalı” sorusunu etraflıca yanıtlıyor.

Basitçe, yetişkinler (yani muktedirler) kendi dünyalarını tamamlanmış, eksiksiz ve örnek alınası bir dünya olarak tanımlıyorlar. Bu herşeyin en doğrusunu bilme hali, toplumsal hiyerarşinin en tepesindeki örgütlenmeden en aşağıya doğru gayet sistematik bir yol alıyor. Ara durakları atlarsak, toplumsal yaşantıyı oluşturan kodların belirleyici kısmı devlet’ten okullara, okuldan aileye, aileden çocukluğa kısmen estetize edilmiş “zor” yoluyla transfer ediliyor.

Böylece her biri potansiyel faklılıklara sahip bireylerin çocukluk evresi, geleceğin yetişkinlerinin siyasal, toplumsal ve ekonomik sistemle uyumunu garanti altına almaya çalışan bir “eğip bükme“ süreci olarak ortaya çıkıyor. Yetişkinler bu sürece “eğitim” adını veriyorlar….

….. Yakından bakanlar için hayatın her alanı; “ne yapmamalı” sorusu için binbir malzeme sağlıyor meraklılarına. Belki de verili olana tersten bakmak yönümüzü belirlemekte en iyi klavuzdur.
''Çocuk ve Travma'' - Nur Dinçer

- Travma nedir?
- Travma sonrası çocuklarda gözlenebilecek belirtileri tanımak.
Hangi belirtilerle karşılaşabiliriz, neler yapabiliriz?
- Travma sonrası çocuklarla çalışırken dikkat edilecek konular:
İletişim, beden dilimiz, sınırlarımızı belirleyebilmek.
- İyileşmenin yolu: Süreklilikleri sağlamak
- Yardım edenlerin kendilerini korumak için dikkat etmeleri gereken noktalar.

''Çocuklar Sıra Sizde.'' - Sabri Özdemir
Fotoğrafçıların vazgeçilmez modellerinden biri çocuklardır.
İster savaşta, ister okulda, ister tarlada, ister sokakta yada evde olsun hep çocukların fotoğrafları çekilir ve objektifin önünde dururlar. 
 
Bu çalışmayla sıra sizde diyerek bu sefer çocukları objektifin önünden arkasına aldık.
Onların gözünden ailelerini, sokaklarını, mahallelerini ve  kentlerini nasıl gördüklerini fotoğraf dilini kullanarak bize anlatmalarını istedik. Çünkü, merak ettiğimiz o çocuksu ve hesapsız bakışlarıyla bugünü fotoğraflayıp bir belek oluşturarak bugünü yarına anlatmalarını hedefledik.  
''Gençlerin ve Çocukların Fotoğraflarıyla Roboski'' - Semra Yeşil
28 Aralık 2011 günü, faili belli Roboskî katliamında 34 canımız öldürüldü. Geçimini kaçak yollarla aramak zorunda bırakılan insanların arasında çocuklar da vardı. Amacımız; her savaşta olduğu gibi yine en çok çocukların yara aldığı Roboskî'de, onların tanıklıklarının ve seslerinin yarınlara iz bırakması, savaşı ve sonuçlarını onların göstermesiydi.
16 Kasım 2012 ve 15 Nisan 2013 tarihleri arasında Roboskî’de yaşları 7 ile 17 arasında değişen Roboskili 60 genç ve çocuk ile yürüttüğümüz fotoğraf atölyesine; İstanbul, Diyarbakır ve Van’dan 20’ye yakın gönüllü fotoğrafçı katıldı. Atölye kapsamında; kolaylaştırıcı teknik eğitim ve fotoğrafı anlamak için yapılan oyunlarla, hayatlarını birer hikayeye dönüştürmelerine tanıklık ettik. Gençler ve çocuklar kendi yazdıkları ve fotoğrafladıkları hikayelerle, katliam sonrası Roboskî’de yaşamı belgelediler.
Tüm bu sürecin detaylarını sempozyumda paylaşmak, konuşmak dileğiyle.